29 Aralık 2019 Pazar

Masal Bahçesi Projesi öğretmenlerinin yazmış olduğu akrostiş şiir öğrenciler tarafından seslendirildi.

23 Aralık 2019 Pazartesi

Diler Ayvaz Sivri-Masal Bahçesi İlk EBA Haberimiz

http://www.eba.gov.tr/haber/1573300242

Diler Ayvaz Sivri-Birsen Dağçayır Ay öğretmenimle birlikte yazdığımız 'Sevgi Güzeldir' Masalımız



Diler Ayvaz Sivri-Masal Bahçesi Puzzle Etkinliğimiz


Diler Ayvaz Sivri-Masal Bahçesi Kodlama Etkinliğimiz


Diler Ayvaz Sivri-Unicef Dünya Çocuk Günü


Diler Ayvaz Sivri-Masal Bahçesi Okul Dışarıda Etkinliğimiz


Diler Ayvaz Sivri- Masal Bahçesi Projesi Geleceğe Nefes Ol Ortak Etkinliğimiz


Diler Ayvaz Sivri-Masal Bahçesi Poster Çalışmam

Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim Sanat Merkezi Poster Çalışmamız

Diler Ayvaz Sivri-Masal Bahçesi Logo Çalışmam

Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim  Sanat Merkezi -Öğrencilerimle birlikte hazırladığımız logo çalışması.




18 Aralık 2019 Çarşamba

Elmas Filiz öğretmenim ve şirin öğrencileriyle masallarımızı yazıp bitirdik.Görevimizi zevk ve mutlulukla tamamlamanın mutluluğu anlatılmaz.

   Masal gibi başlayan projemizde öyle çok yok katettikki minik birlerimle.Artık tahtaya yansıyan herseyi okumalarına mı sevineyim tohumlarımın gonca olmasına mı?Proje logomuzu tahtaya yansıttığımda  tamamlamak için yarış içine girmeleri ve tamamlamaları..Heyecanları da hevesleride görülmeye değerdi.

17 Aralık 2019 Salı

Rahmi mihriban bedestenci 3:a ve 3/c sınıflaeı masal bahcesi için ilk masallarını yazdılar.
Külkedisi masalını dinleyen öprenciler : kendi masallarında da kötü cadı - prens- prensesnlerini oluşturdular
Rahmi mihriban bedestenci ilkokulu öprencileri proje logosunu jigsaw sayesinde puzzle yaparak öğrendiler.
Çocuklar hem web 2.0 ile tanışmış oldular hem de projeye güzel bi başlamgıç yaptılar

12 Aralık 2019 Perşembe

9 Aralık 2019 Pazartesi

Masalımızı yazdık.Bize gelen masalı tamamladık.Masallarımızın herkese ulaşması ne güzel olur. Hiç bir çocuk masalsız kalmasın.
Masallarımızı yazmaya devam ediyoruz.

E TWİNİNG MASAL BAHÇESİ ORTAK MASALLARIMIZ HAZIR İLMİN TAKIM

e Twining Masal Bahçesi Projemiz kapsamında ortak hazırladığımız masallarımızı tamamladık.Masal denemesi olarak bu çalışmalarımızda heyecanla yazdık.Masal ilk başladığımızda öğrencilerle önce kahramanları oluşturduk.Sonra yer ve zamanı belirledik.Masalımızın öğüt verici olması gerektiği üzerinde konuştuk. Sonra masalları yazmaya başladık. Öğrencilerimle masalları okuyarak  en iyileri seçip değerlendirdik.Bir kısımını yazarak tamamlaması için masal ortağımız olan elvan özcan öğretmenimiz ve öğrencilerine teslim ettik.
     Daha sonra onlardan gelen masalı aynı heyecanla tamamladık.Güzel çalışmalar ortaya çıktı.Elvan Öğremenimize ,öğrencilerine ve bizim öğrencilerimize teşekkür ederim.



                   


                                                                                                                                                    
                                                                                 SAZE İLE PRENS
      Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde yakışıklımı yakışıklı bir prens varmış. Bu prensin saçları altın sarısı, gözleri masmavi, burnu okka gibi, boyu uzun, dünya tatlısı bir delikanlıymış. Annesinin ve babasının en sevgili çocuklarıymış. Çünkü üç ablasından sonra O dünyaya gelmiş. Ülkeyi ileride yönetecek olan kral hep erkek olduğundan onun doğumu ile birlikte gelecekteki kralın da kim olacağı belli olmuş. Bütün ailesi, annesi, babası, ablaları hatta ülkenin tamamı hep onun iyiliği için uğraşırlarmış. Yediği şeylerde ayakkabısı, elbiselerine hep dikkat ederler ve hep özel olması için çalışırlarmış.
     Fakat bu kadar ilgi prensi çok sıkarmış. O sakin kendi kendine, sıradan herkes gibi yaşamak ister ülkesinin halkını yakından tanımak istermiş. Bunu içi ne yapması gerektiğini hep düşünür dururmuş. Prensi pek arkadaşı da yokmuş.Bu düşüncelerini paylaşacak bir arkadaşı olsun istermiş.
    Bir gün sarayda çalışan hizmetlilerden biri o gün kendi kızını da yanında saraya getirmiş. Saze adında ki bu kızda sarayı çok merak ediyormuş. Hizmetlilerin olduğu kattan ayrılarak gizlice sarayı gezmeye karar vermiş.
     Koridorlar, merdivenler, odalar hepsi çok güzelmiş. Her gördüğü yerde ağzı bir karış açık kalıyor, her şeyi çok beğeniyormuş. Sarayı gezerken bir koridorda dönünce birden bir nöbetçi görüp ilk önünde duran kapıyı açarak saklanmak için içeri girmiş. Orası da meğer prensin odasıymış. İkisi de birbirlerine bakakalmışlar. Prens önce çok şaşırmış. Fakat Saze durumu sakince anlatınca prens durumu anlamış. Birbirleri ile  tanışmışlar. Sanki yıllarca arkadaşlarmış gibi oturup konuşmaya başlamışlar.Saze kendi hayatını prens ise kendi sıkıcı hayatını ve bundan kurtulmak istediğini anlatmış. Bu duruma çok üzüldüğü ama hiçbir şey yapamadığını anlatmış. Saze’nin aklına bir fikir gelmiş .Prensi saraydan kaçırmaya ve mutlu olmasına yardımcı olmaya karar vermiş. Böylece kimseye görünmeden sarayda birlikte kaçmışlar. Uzun bir süre yürümüşler .Hem acıkmışlar hem de çok yorulmuşlar. Ormanda ocağı yanan şirin bir kulübe görmüşler. Kapıyı çalmışlar. Kapıyı; tonton, sevimli bir ihtiyar amca açmış. Bunları içeri almış. Taze süt ile kendi pişirdiği ekmeği ikram etmiş.Bu  yiyecekler prensin çok hoşuna gitmiş. O güne kadar hiç bu kadar lezzetli yemek yemediğini hatırlamış. Geceyi burada geçirmişler. Ertesi sabah  uyandıklarında şiddetli yağmurun bir yağdığını görmüşler .İhtiyar amca ortalarda yokmuş. Çatıdan sesler geliyomuş. Çatı damlattığı için amca onarmaya çalışıyormuş. Prens hemen çatıya çıkmış ihtiyar amcayı aşağıya gödermiş. Kendisi de bir güzel çatıyı tamir etmiş……
Prens çatıyı tamir ettikten sonra aşağıya inmiş. Bundan sonra hiçbir yağmurda akma yapmayacağını söylemiş. İhtiyar amca çok ama çok mutlu olmuş ve genç prense içten bir şekilde sarılarak teşekkür etmiş. Prens ve Saze kasabaya doğru yola koyulmuşlar. Prens ilk defa halkın arasına karışacağı için çok heyecanlıymış. Saze prense sakin olmasını ve yanında olduğunu söylemiş, ona güven vermiş. İleride çamura saplanan bir at arabası görmüşler. Atın sahibi atı çekerek çamurdan çıkarmaya çalışıyormuş. Prens ve Saze adamın yanına yaklaşıp yardım etmek istediklerini söylemişler. Adam bu teklifi kabul ederek at arabasının yanlarından tekerleklerini itmelerini istemiş. Üst üste birkaç denemeden sonra at arabası saplandığı çamurdan çıkmış. Adam çok sevinmiş ve prense sarılıp teşekkür etmiş. Adam iyi günler dileyerek yoluna devam etmiş.
Saze ve prens birlikte yolculuklarına devam ederlerken bu seferde odun toplamaya çalışan bir yaşlı kadın görmüşler. Prens ve Saze hemen odun toplamaya başlayıp kadına yardımda bulunmuşlar. Sonra odunları yaşlı teyzenin evine kadar taşımışlar. Yaşlı kadın o kadar mutlu olmuş ki minnetini göstermek için odun ateşinde bir çay ikram etmiş onlara. Çayı çok beğenmişler ve teşekkür ederek oradan ayrılmışlar. Kasabaya yaklaştıklarında bir çeşmeden su dolduran bir çocuğa rastlamışlar. Prens hemen çocuğun elindeki kovaları alıp doldurmuş ve taşımasına yardımcı olmuş.
Sonunda kasabaya varmışlar. Bu kasabada yaşayan insanların refah durumları çok da iyi değilmiş. Gördüğü şeyler prens ve Saze’yi üzmüş ve mutsuz etmiş. O an saraya dönmesi ve halkı için yapması gereken şeyleri bir an önce yapması gerektiğini anlamış. Saraya hiç vakit kaybetmeden dönmüşler. Prens anne ve babasına başından geçenleri yaşadıklarını ve gördüklerini anlatmış. Bu olanlardan çok etkilendiğini ve ileride çok adaletli , yardımsever bir kral olup her daim halkının yanında olacağını söylemiş.
Yıllar yıllar geçmiş prens ve Saze büyümüşler. Saze her zaman prensin en iyi arkadaşı , sırdaşı ve güven duyduğu dostu olmuş. Prens ülkesinin kralı olmuş ve verdiği bütün sözleri tutmuş halkı refah ve bolluk içinde yaşamlarını sürdürmüşler ve krallarını çok sevmişler….

Masalımızı ortağımız ile yazıyoruz. 
İlk tanışma webinarımız. Gülten Taşdelen öğretmenim ile görüntülü sohbet ettik İstanbul Kartal Cumhuriyet İlkokulu.. Ve biz Cengiz Topel İlkokulu Karatay Konya..
MASALIMIZI YAZMAYA BAŞLADIK.
YASEMİN’İN KÜÇÜK DOSTLARI
Küçük bir kasaba da Yasemin adında küçük bir kız yaşarmış. Adını bir çiçekten alan Yasemin çiçekleri de çok severmiş. Hatta onları en yakın dostları olarak görürmüş. Ama o gün Yasemin  çok üzgünmüş. Çünkü canı gibi sevdiği çiçekleri her geçen gün sararıp soluyormuş.
            Annesi Yasemin’in  saçlarını okşamış. 
—-Üzülme kızım. Çiçeklerin yorgun olmalı o nedenle boyunlarını bükmüşler.
Yasemin  
—-Yorgun mu dedin anne?  Yasemin şaşırmış.
—Çiçekler neden yorulur? Diye sormuş.
            Annesi gülerek  
—-Sen dün gece uyurken onlar partiye gitmişler o yüzden yorulup boynunu bükmüşler.
 Küçük Yasemin merakla: 
—Partiye mi gitmişler ? Diye sormuş. 
—Fakat çiçekler dans etmez ki.
Annesi:
—-Yanılıyorsun Yasemin çiçekler çok güzel dans ederler diyerek gülmüş.
Yasemin:
— Peki çiçekler nerede dans ederler anneciğim?
Annesi:
—Çoğu zaman şu bahçedeki eski şatoda, zaman zamanda bulundukları her yerde. Şunu unutma ki çiçekler dans etmeyi çok severler. Annesinin anlattıkları Yasemin’in çok hoşuna gitmiş. Çiçeklerin dansını bir an önce görmek istiyormuş. Hemen çiçeklerin yanına gidip, çiçeklerin suyunu vermiş ve yatağına gidip uyumuş.
Küçük Yasemin  gece yarısı birden uyanmış. Bir de ne görsün bahçedeki eski şatonun ışıkları yanıyormuş. Yasemin bu duruma çok şaşırmış . Sessizce evden çıkıp şatonun yanına gitmiş.Şatonun  camından bakınca çiçeklerin dans ettiklerini görmüş. Yasemin de onlara katılıp gece boyunca sabaha kadar dans etmiş ve sabah olunca okula geç kalmış öğretmeni neden geç kaldığını sorunca küçük Yasemin : 
—Öğretmenim sabaha kadar çiçeklerimle dans ettim o yüzden geç kaldım demiş. Sınıf arkadaşları kahkahalarla gülmüş. Yasemin bu duruma çok üzülmüş. 
—Size göstereceğim bana inanacaksınız demiş .Yasemin o gece yine hava karardıktan sonra şatoya  inmiş bu sefer boynunda fotoğraf makinesi de varmış çünkü amacı fotoğraf çekip ertesi gün arkadaşlarına göstermekmiş ama Yasemin içeri girer girmez bütün çiçekler olduğu yerde kalmış hiç hareket etmiyorlarmış. Yasemin : 
—Neden dans etmiyorsunuz ? Diye sormuş . Çiçeklerden en yaşlısı olan Zambak Hanım şöyle cevap vermiş
—Bizim sırrımızı bir başkasıyla paylaşmak İstiyorsun ama şunu unutma ki iyi dostlar sırlarını hiçbir zaman paylaşmazlar eğer sen bizim sırrımızı paylaşırsan biz de bir daha seninle dostluk yapmayız şimdi senden rica ediyoruz o fotoğraf makinesini bırak ve aramıza katıl .
Yasemin bu sözlerden sonra yaptığından çok utandı ve  fotoğraf makinesini bırakıp onların arasına katıldı. Ertesi gün okula gittiği zaman arkadaşları 
—Yasemin hani bize kanıt getirecektin? Diye sormuşlar . Yasemin ise onlara ;
—Onlar benim dostlarım ve ben dostlarımın sırlarını sizle paylaşmak zorunda değilim ister inanın ister inanmayım demiş. O sırada birinin ismini söylediğini duymuş. Birden gözlerini açmış ve o sırada anlamış ki meğer bütün bu yaşadıkları bir rüyaymış. 

SONGÜL ARAT MASALLARİMİZ YAZILIYOR


Ebru Arslan Logomuz


7 Aralık 2019 Cumartesi

Emine Çıkla / Ayşe Nezahat Kurukahveci İlkokulu Logo çalışmam

6 Aralık 2019 Cuma


Emine Çıkla / Ayşe Nezahat Kurukahveci İlkokulu -Poster Çalışmam