31 Aralık 2019 Salı
29 Aralık 2019 Pazar
26 Aralık 2019 Perşembe
23 Aralık 2019 Pazartesi
Diler Ayvaz Sivri-Masal Bahçesi Logo Çalışmam
Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim Sanat Merkezi -Öğrencilerimle birlikte hazırladığımız logo çalışması.
18 Aralık 2019 Çarşamba
17 Aralık 2019 Salı
15 Aralık 2019 Pazar
12 Aralık 2019 Perşembe
10 Aralık 2019 Salı
Emel-Atanur ortak masalımız
Emel hocamla ortak masalımızın 1.si hazır, 2.si de bugün hizmetinizde...selamlar, saygılar arkadaşlar...
9 Aralık 2019 Pazartesi
E TWİNİNG MASAL BAHÇESİ ORTAK MASALLARIMIZ HAZIR İLMİN TAKIM
e Twining Masal Bahçesi Projemiz kapsamında ortak hazırladığımız masallarımızı tamamladık.Masal denemesi olarak bu çalışmalarımızda heyecanla yazdık.Masal ilk başladığımızda öğrencilerle önce kahramanları oluşturduk.Sonra yer ve zamanı belirledik.Masalımızın öğüt verici olması gerektiği üzerinde konuştuk. Sonra masalları yazmaya başladık. Öğrencilerimle masalları okuyarak en iyileri seçip değerlendirdik.Bir kısımını yazarak tamamlaması için masal ortağımız olan elvan özcan öğretmenimiz ve öğrencilerine teslim ettik.
Daha sonra onlardan gelen masalı aynı heyecanla tamamladık.Güzel çalışmalar ortaya çıktı.Elvan Öğremenimize ,öğrencilerine ve bizim öğrencilerimize teşekkür ederim.
Daha sonra onlardan gelen masalı aynı heyecanla tamamladık.Güzel çalışmalar ortaya çıktı.Elvan Öğremenimize ,öğrencilerine ve bizim öğrencilerimize teşekkür ederim.
SAZE İLE PRENS
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur
zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır
mıngır sallarken; ülkenin birinde yakışıklımı yakışıklı bir prens varmış. Bu
prensin saçları altın sarısı, gözleri masmavi, burnu okka gibi, boyu uzun,
dünya tatlısı bir delikanlıymış. Annesinin ve babasının en sevgili
çocuklarıymış. Çünkü üç ablasından sonra O dünyaya gelmiş. Ülkeyi ileride
yönetecek olan kral hep erkek olduğundan onun doğumu ile birlikte gelecekteki
kralın da kim olacağı belli olmuş. Bütün ailesi, annesi, babası, ablaları hatta
ülkenin tamamı hep onun iyiliği için uğraşırlarmış. Yediği şeylerde ayakkabısı,
elbiselerine hep dikkat ederler ve hep özel olması için çalışırlarmış.
Fakat bu kadar ilgi prensi çok sıkarmış. O
sakin kendi kendine, sıradan herkes gibi yaşamak ister ülkesinin halkını
yakından tanımak istermiş. Bunu içi ne yapması gerektiğini hep düşünür
dururmuş. Prensi pek arkadaşı da yokmuş.Bu düşüncelerini paylaşacak bir
arkadaşı olsun istermiş.
Bir gün sarayda çalışan hizmetlilerden biri
o gün kendi kızını da yanında saraya getirmiş. Saze adında ki bu kızda sarayı
çok merak ediyormuş. Hizmetlilerin olduğu kattan ayrılarak gizlice sarayı
gezmeye karar vermiş.
Koridorlar,
merdivenler, odalar hepsi çok güzelmiş. Her gördüğü yerde ağzı bir karış açık
kalıyor, her şeyi çok beğeniyormuş. Sarayı gezerken bir koridorda dönünce
birden bir nöbetçi görüp ilk önünde duran kapıyı açarak saklanmak için içeri
girmiş. Orası da meğer prensin odasıymış. İkisi de birbirlerine bakakalmışlar.
Prens önce çok şaşırmış. Fakat Saze durumu sakince anlatınca prens durumu
anlamış. Birbirleri ile tanışmışlar.
Sanki yıllarca arkadaşlarmış gibi oturup konuşmaya başlamışlar.Saze kendi
hayatını prens ise kendi sıkıcı hayatını ve bundan kurtulmak istediğini
anlatmış. Bu duruma çok üzüldüğü ama hiçbir şey yapamadığını anlatmış. Saze’nin
aklına bir fikir gelmiş .Prensi saraydan kaçırmaya ve mutlu olmasına yardımcı
olmaya karar vermiş. Böylece kimseye görünmeden sarayda birlikte kaçmışlar. Uzun
bir süre yürümüşler .Hem acıkmışlar hem de çok yorulmuşlar. Ormanda ocağı yanan
şirin bir kulübe görmüşler. Kapıyı çalmışlar. Kapıyı; tonton, sevimli bir
ihtiyar amca açmış. Bunları içeri almış. Taze süt ile kendi pişirdiği ekmeği
ikram etmiş.Bu yiyecekler prensin çok
hoşuna gitmiş. O güne kadar hiç bu kadar lezzetli yemek yemediğini hatırlamış.
Geceyi burada geçirmişler. Ertesi sabah
uyandıklarında şiddetli yağmurun bir yağdığını görmüşler .İhtiyar amca
ortalarda yokmuş. Çatıdan sesler geliyomuş. Çatı damlattığı için amca onarmaya
çalışıyormuş. Prens hemen çatıya çıkmış ihtiyar amcayı aşağıya gödermiş.
Kendisi de bir güzel çatıyı tamir etmiş……
Prens
çatıyı tamir ettikten sonra aşağıya inmiş. Bundan sonra hiçbir yağmurda akma
yapmayacağını söylemiş. İhtiyar amca çok ama çok mutlu olmuş ve genç prense
içten bir şekilde sarılarak teşekkür etmiş. Prens ve Saze kasabaya doğru yola
koyulmuşlar. Prens ilk defa halkın arasına karışacağı için çok heyecanlıymış. Saze
prense sakin olmasını ve yanında olduğunu söylemiş, ona güven vermiş. İleride
çamura saplanan bir at arabası görmüşler. Atın sahibi atı çekerek çamurdan
çıkarmaya çalışıyormuş. Prens ve Saze adamın yanına yaklaşıp yardım etmek
istediklerini söylemişler. Adam bu teklifi kabul ederek at arabasının
yanlarından tekerleklerini itmelerini istemiş. Üst üste birkaç denemeden sonra
at arabası saplandığı çamurdan çıkmış. Adam çok sevinmiş ve prense sarılıp
teşekkür etmiş. Adam iyi günler dileyerek yoluna devam etmiş.
Saze
ve prens birlikte yolculuklarına devam ederlerken bu seferde odun toplamaya
çalışan bir yaşlı kadın görmüşler. Prens ve Saze hemen odun toplamaya başlayıp
kadına yardımda bulunmuşlar. Sonra odunları yaşlı teyzenin evine kadar taşımışlar.
Yaşlı kadın o kadar mutlu olmuş ki minnetini göstermek için odun ateşinde bir
çay ikram etmiş onlara. Çayı çok beğenmişler ve teşekkür ederek oradan
ayrılmışlar. Kasabaya yaklaştıklarında bir çeşmeden su dolduran bir çocuğa
rastlamışlar. Prens hemen çocuğun elindeki kovaları alıp doldurmuş ve
taşımasına yardımcı olmuş.
Sonunda
kasabaya varmışlar. Bu kasabada yaşayan insanların refah durumları çok da iyi
değilmiş. Gördüğü şeyler prens ve Saze’yi üzmüş ve mutsuz etmiş. O an saraya
dönmesi ve halkı için yapması gereken şeyleri bir an önce yapması gerektiğini
anlamış. Saraya hiç vakit kaybetmeden dönmüşler. Prens anne ve babasına
başından geçenleri yaşadıklarını ve gördüklerini anlatmış. Bu olanlardan çok
etkilendiğini ve ileride çok adaletli , yardımsever bir kral olup her daim
halkının yanında olacağını söylemiş.
Yıllar
yıllar geçmiş prens ve Saze büyümüşler. Saze her zaman prensin en iyi arkadaşı
, sırdaşı ve güven duyduğu dostu olmuş. Prens ülkesinin kralı olmuş ve verdiği
bütün sözleri tutmuş halkı refah ve bolluk içinde yaşamlarını sürdürmüşler ve
krallarını çok sevmişler….
YASEMİN’İN KÜÇÜK DOSTLARI
Küçük bir kasaba da Yasemin adında küçük bir kız yaşarmış. Adını bir çiçekten alan Yasemin çiçekleri de çok severmiş. Hatta onları en yakın dostları olarak görürmüş. Ama o gün Yasemin çok üzgünmüş. Çünkü canı gibi sevdiği çiçekleri her geçen gün sararıp soluyormuş.
Annesi Yasemin’in saçlarını okşamış.
—-Üzülme kızım. Çiçeklerin yorgun olmalı o nedenle boyunlarını bükmüşler.
Yasemin
—-Yorgun mu dedin anne? Yasemin şaşırmış.
—Çiçekler neden yorulur? Diye sormuş.
Annesi gülerek
—-Sen dün gece uyurken onlar partiye gitmişler o yüzden yorulup boynunu bükmüşler.
Küçük Yasemin merakla:
—Partiye mi gitmişler ? Diye sormuş.
—Fakat çiçekler dans etmez ki.
Annesi:
—-Yanılıyorsun Yasemin çiçekler çok güzel dans ederler diyerek gülmüş.
Yasemin:
— Peki çiçekler nerede dans ederler anneciğim?
Annesi:
—Çoğu zaman şu bahçedeki eski şatoda, zaman zamanda bulundukları her yerde. Şunu unutma ki çiçekler dans etmeyi çok severler. Annesinin anlattıkları Yasemin’in çok hoşuna gitmiş. Çiçeklerin dansını bir an önce görmek istiyormuş. Hemen çiçeklerin yanına gidip, çiçeklerin suyunu vermiş ve yatağına gidip uyumuş.
Küçük Yasemin gece yarısı birden uyanmış. Bir de ne görsün bahçedeki eski şatonun ışıkları yanıyormuş. Yasemin bu duruma çok şaşırmış . Sessizce evden çıkıp şatonun yanına gitmiş.Şatonun camından bakınca çiçeklerin dans ettiklerini görmüş. Yasemin de onlara katılıp gece boyunca sabaha kadar dans etmiş ve sabah olunca okula geç kalmış öğretmeni neden geç kaldığını sorunca küçük Yasemin :
—Öğretmenim sabaha kadar çiçeklerimle dans ettim o yüzden geç kaldım demiş. Sınıf arkadaşları kahkahalarla gülmüş. Yasemin bu duruma çok üzülmüş.
—Size göstereceğim bana inanacaksınız demiş .Yasemin o gece yine hava karardıktan sonra şatoya inmiş bu sefer boynunda fotoğraf makinesi de varmış çünkü amacı fotoğraf çekip ertesi gün arkadaşlarına göstermekmiş ama Yasemin içeri girer girmez bütün çiçekler olduğu yerde kalmış hiç hareket etmiyorlarmış. Yasemin :
—Neden dans etmiyorsunuz ? Diye sormuş . Çiçeklerden en yaşlısı olan Zambak Hanım şöyle cevap vermiş
—Bizim sırrımızı bir başkasıyla paylaşmak İstiyorsun ama şunu unutma ki iyi dostlar sırlarını hiçbir zaman paylaşmazlar eğer sen bizim sırrımızı paylaşırsan biz de bir daha seninle dostluk yapmayız şimdi senden rica ediyoruz o fotoğraf makinesini bırak ve aramıza katıl .
Yasemin bu sözlerden sonra yaptığından çok utandı ve fotoğraf makinesini bırakıp onların arasına katıldı. Ertesi gün okula gittiği zaman arkadaşları ;
—Yasemin hani bize kanıt getirecektin? Diye sormuşlar . Yasemin ise onlara ;
—Onlar benim dostlarım ve ben dostlarımın sırlarını sizle paylaşmak zorunda değilim ister inanın ister inanmayım demiş. O sırada birinin ismini söylediğini duymuş. Birden gözlerini açmış ve o sırada anlamış ki meğer bütün bu yaşadıkları bir rüyaymış.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)








































